Haberler


Macaristan - Gül Baba ve Döner

Avusturya'daki Dostumuz Ergün Kuzugüdenli ve Macaristan asıllı eşi Diana ile birlikte bir haftasonumuzu Macaristan'a ayırdık. Eh bir de bölgeyi bilen emin evsahipleriniz varsa seyahat ayrı bir güzel oluyor. Budapeşte, Peç ve Mohaç'ı gezdik. Hem tarihimizi, hem Macaristan'ı ve Macarları yakinen tanıdık. Avrupa'daki insanlarımıza tavsiyemiz; bu ülkeyi gezip görün ve zenginliklerinden istifade edin diyoruz. Bize yaptıkları ev sahiplikleri için de Ergün ve Diana'ya teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Avrupa'da olmasına rağmen kimilerimizin sadece adının duyduğu, resmini sadece haritalardan gördüğü, bazılarımızın da yine sadece izin yolunda üzerinde geçtiği bir ülke Macaristan. Macaristan 896 yılında prensliği olan, 1000 yılında krallığa dönüşen, bir buçuk asırlık Osmanlı dönemi hariç 1918 yılına kadar da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun yarısını teşkil eden bir ülke. 1918'de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'nı kaybetmesinden sonra, bağımsızlığını kazandığı 1989 yılına kadar da komünizm altında yaşadı.

Bütün bunlardan öte Macaristan'ın bizler için çok daha başka manaları var. Macarların asılları üçü Türk, dört kavimden oluşmaktadır. Türkler; Onogurlar, Hunlar ve Kavar Hazarları. Türk olmayanlar ise Ugorlar. Bu kavimler Türklüklerini yavaş yavaş kaybedip Hıristiyanlaşmalarına rağmen, Macaristan'da bugün bile birçok Türkçe kelime ve yer adları bulunmaktadır.

Mesela, tyuk (tavuk), birska (bıçak), szkall (sakal), tengez (deniz), sarga (sarı), teknö (tekne), borju (buzağı), sator (çadır).

Bre Doğan bre Doğan
Bir ses gelir uzaklardan
Atın üstünde yarmış gelmiş
Niğbolu'ya varmış gelmiş


Tarihte Macar Halkı, Alman krallarınca idare edildi. Osmanlı ile ilişkileri ise 14. Yüzyıl'ın sonlarına doğru başlar. Macarlar Osmanlıların Balkanlar'daki ilerleyişlerini durdurmak için 1396 yılında 130.000 kişilik bir ordu hazırladılar. Bu ordu Yıldırım Beyazıd Han komutasındaki Osmanlı Ordusu karşısında Niğbolu'da ağır bir yenilgiye uğradı. Fakat bundan sonra da Macarlar, Osmanlı fetihlerini durdurmaya çalıştılar.

1526 yılında bu kez Mohaç'ta Macarlar tekrar Osmanlılara yenildiler. Orta Macaristan fethedildi. Macaristan Osmanlı hakimiyetine girdi. Sonrasında ise Avusturyalılara fırsat verilmeyerek Macaristan'ın tamamı Osmanlı eyaleti haline getirildi. Budin Beylerbeyliği'ne bağlandı.

Nerede kardeşlerin; cömert Nil, Yeşil Tuna Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna? Macaristan 1669'da Karlofça Antlaşması'na kadar tam yüz altmış beş sene Osmanlı hakimiyetinde kaldı.

Osmanlıların bu devirleri, bugün bile hasreti çekilen tam bir huzur, sükun, adalet ve imar dönemi oldu. Burada görev yapan Osmanlı devlet adamları ve idarecilerinin yapmış oldukları eserler büyük bir yekun teşkil etmektedir. Macaristan'ın Avusturya idaresine düştüğünde yapılan tahribatlara rağmen bu sayısız eserlerden bazıları günümüze kadar gelmeyi başarmışlardır.

Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu?
Hani ardına çil çil kubbeler saçan ordu?


İşte bunlardan bazıları:
Hartobağy-Putszta adındaki Milli Parktan geçen kanal üzerine inşa edilen" Dokuz Kemerli Köprü", Macaristan'ın en uzun taş köprüsü olup, 74 metre uzunluğundadır.

Tuna nehri akmam diyor
Etrafımı yıkmam diyor.
Şanı büyük Osman Paşa
Plevne'den çıkmam diyor.


Yine Peç (Pecs) şehrindeki Yakovalı Hasan Paşa Camii ve şimdilerde kiliseleştirilen, hilalinin ortasına büyük bir haç yerleştirilen ve Macaristan'da Osmanlı'dan kalan en büyük mimari eser olan Gazi Kasım Paşa Camii.

Caminin kubbesi, Hunyadi Yanoş heykeliyle yüz yüze Peç'in en kalabalık meydanına bakıyor. Budin Valisi Gazi Kasım Paşa tarafından 1548-1551 yılları arasında yaptırılmış olan cami; altı sütun üzerine oturtulmuş yedi önemli Türk kültür varlığından birisi olarak kabul ediliyor, görkemli mimarisi ile dikkat çekiyor.



Macaristan - Gül Baba ve Döner