Haberler


Yaz sıcaklığında AYYO

Ayyo yılların verdiği tecrübesi, kalitedeki hassasiyeti ve içim lezzetiyle Ayranı yalnız Türk ve yabancılara değil, Avrupa ülkeleri insanlarına da sevdirdi.

Ayyo'nun Genel Müdürü İnan Görür ile yaptığımız röportajı sunuyoruz.

Ayran denince ne anlamamız lazım?

Hepimiz Anadolu çocuğuyuz. Annelerimiz yoğurda su katıp bunu çalkalayınca ayran olurdu. Tabii ki bunu sanayileştirdiğinizde uygulama farklı olmak zorunda. İç indekiler aynı olmakla birlikte dayanma süresi, nakliye ve pazarda satılması gibi hususları da dikkate aldığınızda daha dikkatli olmanız gerekmektedir. Milyonlarca yapılan ayran üretimden sorumlu oluyorsunuz.

Ayranla diğer içecekler arasında ne gibi fark var?

Ayran bir süt içeceği, bunun da şimdiye kadar insanlara zararlı bir etkisi istisnalar hariç yok. Çocuklar sütle büyüyor. Tabii olarak ayran insana faydalı bir içecek. En önemlisi de katkısız bir ürün sunmak çok önemli.
Ayran içtiğin zaman seni doyurmayacak, şişirmeyecek ve susuzluğunu giderecek. Daha geniş pazara ulaşabilmek için ilk defa mevcut plastik kutuları piyasaya Ayyo kazan- dırdı. Bunun ağzı otomatik makinelerde kapatıldığı için mikrop almıyor. Bununla birlikte de süre uzayarak 30 güne çıktı.
Avrupa pazarına girmek için zaman sınırını da bu vesileyle aşmış olduk.

Ayranın kalitesini nasıl belirliyorsunuz?

Türkiye genelinde olsun, Avrupa'da olsun hiçbir ayran birbirine benzemez. Çünkü kullanılan sütün bölgesi, suyun sertliği, hayvanların yedikleri yemler, sütün işlendiği tesisin hijyen şartlarına uyumu hepsi neticeye tesir eder ve tadını değiştirir.
Ayyo'nun kalitesinin önemli kriterleri var. Bizim üretim yaptığ ımız tesisler süt üreticilerinin oluş turduğ u bir kooperatife ait. Devamlı iş lenen sütler Kuzey Ren Westfalen bölgesinin sütüdür. Bizim süt üreticilerimizle anlaş mamız vardır. Kesinlikle toplanan sütlerde GDO yoktur. Dersiniz ki süt de GDO nasıl olur. Çok basit. Hayvanlara verilen yemler GDO'lu değ ildir. GDO'lu yemler hem ucuzdur. Hem de yenilen yemler süte yansır. Bu Almanya süt ürünleri pazarında çok tartış ılan bir konudur. Sütte bunu Almanya'da deklare etmek mecburiyeti yok maalesef. Almanya'daki –Verbraucherschutz- kurumları bunun peş inde. Ama süt lobisi Almanya'da çok kuvvetli olduğ u için bir ş ey yapamıyor. Kullandığ ımız maya da kaliteli ve Türk damak tadına uygun bir mayadır. Fiyatı ucuz olsun diye ondan da taviz vermiyoruz. Su aynı ve bunları modern bir tesiste iş lenmektedir. Dolayısıyla kalitede standart hep aynıdır. Bunu her üretimde baş ka bölgenin sütünden yapsak aynı standardı yakalayamayız. Firmanın ısrarı neticesinde aynı firmanın Nürnberg bölgesinde bir tır deneme üretimi yaptırdık. Müş terilerimiz hemen farkı anlayarak tepkilerini dile getirdiler. Biz de baş ka üretim yaptırmadık. Türklerin damak tatları muhteş em. Anında farkı hissedip, tepki veriyorlar. Bu Almanlarda yok.

Taze olarak servisi nasıl yapıyorsunuz?

Haftalık talebimizi bölge temsilcilerimizden alıp, taze olarak üretim yaparak her hafta düzenli olarak servis yapılmaktadır. Üretimden kısa bir süre sonra müşteriye ulaşarak ürünmüş terisine ulaşmaktadır.

Meyveli ayranlara nasıl girdiniz?

Meyveli ayrana girmemiz özellikle Arap müş terilerimizin isteğ iyle oluş tu. Bununla birlikte bir araş tırma yaptık. Buradan çilek ön plana çıktı. Biz de çilek, vişne, kaysı üretimine baş ladık. Yaptığımız tecrübeler de tam tersi oldu. Çilek tutmadı. Bizde çileği kaldırdık. Vişne ile şeftali çok tuttu ve aldı başını gitti.

Yabancıların ayrana ilgisi nasıl?

Ayranı burada kimse tanımıyordu. Ama Almanın yaş lıları bunu tanıyor ve içiyorlar. Hayret ettik ve sorduk. Biz bunu tanıyoruz dediler. Bunlar sütün içine akş am ekmek parçası atarak ekş imesini sağ lıyor ve bunu içince rahatlıyorlarmış. Ayranı da ona benzediği için rahatlıkla alıp, içiyorlar.
Yeni nesil Alman gençlerinin vazgeçilmezi oldu ayran. Gerek Türkiye'ye turist olarak gidenler gerekse burada yetiştiği bölgedeki Türk gençleriyle içli dışlı olan Almanlar ayranı rahatlıkla içiyorlar. Bu da yarı yarıya bir oran diyebiliriz. her geçen gün artmaktadır. Almanya'nın büyük bölümünde 30 noktada temsilcimiz var. Essen ve Köln depolarımızdan günlük 20 araba mal alarak dağ ıtım yapmaktadırlar. Hollanda, Belçika İ sviçre ve diğ er Avrupa ülkelerinde temsilcilerimiz ve satışımız var.

Haksız rekabet var mı?

Maalesef her sektörde olduğ u gibi burada da haksız rekabet var. Siz çok ciddi yatırım yapıyor ve ona göre teş kilatınızı organize ediyorsunuz. Ama bir diğ eri merdiven altı tabir ettiğ imiz üretim yapmaktadır. Bir fabrikada işçi olarak çalışan, işten sonra bir araba alarak servis yapıyor. Vergisi yok, sosyal giderleri yok. Çok cüzi bir kar marjı da kendisine yetebiliyor. Ş u anda piyasada 100 civarında ayran markası var. Yapılan yanlış ların bedelini sektörün hepsi ödemektedir. Verilen emeğin karşılığını almak işadamı olmanın en tabii kuralıdır. Ayran diye satışa başlanan 3 ay dayandığı söylenen içecekler var. Bunlara ayran demek doğru değil. Çünki; süt 3 ay dayanmaz. İçindeki özeliklerini çok küçük yazdıkları için insanlar onu okumuyorlar ama bizim ayranlarımızla aynı olması mümkün değil. Bunlar- da maalesef yasal boşluklardan yararlanarak sektörü zarar vermektedirler.

Ayranın geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Ayranın potansiyelinin olduğ unu söyleyebiliriz. Doğ u Avrupa ülkelerinden gelenler ayrana yabancı değiller. Bunlar ayranı rahatlıkla içiyorlar. Her an artan bir pazar olduğ unu görüyoruz. Kaliteden taviz vermeden biz yolumuza devam ediyoruz.



Yaz sıcaklığında AYYO