Haberler


CIN DOBRE : Nereye kadar yeterli

Bir işadamının başarısı herşeyi kendi bilmesiyle değil, yaptığı işi iyi bilenleri biraraya getirip, onlardan verim alacak şekilde, bir ekip ruhuyla çalışabilmesidir.

Her sektörde olduğu gibi Avrupa et ve döner sektöründe de son 15 yılda üretim kalite, satış pazarlama ve bunun finansmanı ile ilgili ciddi mesafeler katedildi. Ben sizinle bu yazımda değişimin finansal kısmını değerlendirmeye çalışacağım 2000-2005 İspanya, İtalya ve Fransa’ya gitmeyen pişman ! Giden bin pişman !

Bu süreçte sektör iç piyasada artan talebin paralelinde, İspanya, İtalya ve Fransa’da yeni pazarlar keşfetmiş ve bu bölgelere hızlı bir yoğunlaşma söz konusu olmuştur. Herhangi bir pazar araştırmasını gerektirmeyen ezbere ve tamamen insani ilişkilerinin yoğun yaşandığı bir süreç. Fakat hedefler matematiksel değil! Daha çok hırs ve kısa sürede zengin olma hayali. Fakat hırsla kalkan zararla oturur atasözü maalesef bu süreçte vukuu bulmuştur.

Peki ne oldu da üreticilerimiz bu süreçte finansal zarar gördü?. Kar marjları çok yüksek olduğu için ve ayrıca bu süreçte et sektöründeki üretici ve toptancıların üreticilere uzun vade vererek destek olmaları, üreticilerin hata yapmasına ve bu finansal imkanları kısa tabirle batırmalarına sebeb olmuştur. Karlılık hesabı yapılırken, sadece tıra yüklenip yola çıkan malın miktarı hesap edilmiş fakat bunun hangi vadelerde ne şekilde ödeneceği hesabı yapılmamış! Büyük riskler alınmıştır.

Bu sayede hızlı bir şekilde özellikle Almanya’daki döner imalatçıları ve arka planda buna destek olan etçiler büyük finansman sağlayarak, bu pazarlardaki depolama ve satış finansını sağlamışlardır. Öz sermaye veya çok uzun vadeli kredilerin gündemde olması gerekirken hep kısa vadeli etçinin baharatçının parası ödenmemiş! Veya ödenememiştir. 2005-2010 Yavru vatan Almanya’ya geri dönüş!
Az olsun, öz olsun ama peşin olsun!
Fakat bu oluşum tamamen kendiliğinden gerçekleşmiş! Herhangi bir konsepsiyon dahilinde herhangi bir risk yönetiminden veya finansman planlamasından çok uzak bi zeminde cereyan etmiştir.

Bu süreç altın çağını 2005’lerin sonuna kadar yaşadı. Fakat kısa vadeli finansman bitince, daha doğrusu etçi veya baharatçı artık hammadde göndermeyince sektörde isteyerek veya istemeyerek veya çaresizlikten ticari zararlar, iflaslar ortaya çıkmaya başlamıştır.

Söz konusu ülkelerde bölgesel dağıtım kanalları ve tüketim, tat lezzet alışkanlıkları bütün bu finansal olumsuzluklara rağmen, yüksek talepten dolayı oluşmuştur! Bir kısım üreticiler , kaybettikleri alacakları kendi öz sermayeleri sayesinde eriterek, büyüme hızlarını kesmeden pazardaki yerlerini alabilmişlerdir. Fakat bu yine bir planlama dahilinde gerçekleşmemiş sadece hastalığın ömrünü 5 sene daha uzatmıştır.

Tedarik noktasında nefesi kesilen üretici, bohçasını alıp Almanya’ya fabrikaya geri dönmüş! Ve oluşan zararların üzerine kalem çekilmiş! Ya da bu cezalar kısmen de olsa etçilere kesilmiş ya da bankalara kesilmiş! Ortaklara kesilmiş! Eşe dosta akrabaya kesilmiş ve bi şekilde yapılar ayakta kalmıştır. İhracattan ağzı yanan üretici, kendi bölgesinde parakende satışa yönelmiştir. Az satayım, param peşin gelsin! Ama kontrolümde olsun cebri mantığıyla , ihracattan zarar gören üreteciler süreci bu şekilde atlatmışlardır.

Fakat pazar oluşmuş ve büyümektedir. Büyümeye paralel kar marjları azalmış, ürün kalitesinde malesef rekabet edebilmek için gereksiz müdahedüşmüştür. Bu pazarlarda ticarete atılan toptancılar, sermayeyi 2000-2005 yılları arasında Almanya’daki üreticilerden almışlar. 2005 -2010 yılları arasında maalesef bu aldıkları sermayeyi gerek kaliteyi gerekse fiyatları veya hiç akla gelmeyen gerekçeleri bahane edererek geri ödememişlerdir. Burda ticari olarak gerçekten olumsuzluk yaşayıp ödeyemeyenlerini de tenzih etmek gerekiyor. Fakat ticari ahlaksızlık bu süreçte yaşanmıştır.

2010 – 2016 Polonya: CiN DOBRE (DZIN DOBRE) Pazar oluştu, sermayesi doğru veya yanlış bir şekilde oluştu! Artık toptancının cebinde sermaye var. Borç veya değil, bu tamamen toptancının ahlaki insiyatifinde. Batan sermayeden ağzı yanan Almanya’daki üretici geçmişinde acısını çıkarmak adına, önceki ihracat müşterisiyle peşin çalışmayı tercih etmiş ve fiyat politikasından taviz vermemiştir. Bu ısrarlı ticari tavır , toptancıları arayışa sevk etmiş ve yeni gelişmekte olan Avrupa birliğinin Çin’i olmaya talip Polonya’yı keşfetmişlerdir.

Polonya; gerek et tedariğinde, gerekse üretim maliyetlerinde Almanya ve diğer Avrupa birliğindeki gelişmiş ülkelerde kıyaslanamayacak kadar uygun ve büyüyen bir ülke. Eksik olan tek şey, alışılmış tat ve lezzeti kaliteyi üretebilmeleri için gereken zaman! Bu süreçte son 5 yıldır Polonya’daki üreticiler gerek ürün kalitesi gerekse pazarlama konusunda bir takım tecrübeler yaşayarak ciddi mesafe katettiler.

Fiyatla rekabet edebilen Polonya, artık kaliteyle de rekabet edebilecek duruma geldi. Bundan sonra üretimin adresi hangi ülke olur? Bunu zaman gösterecek. Fakat sektör evrim geçirmeye devam edecek.

Bütün bu oluşan ticari kayıpların tedbiri nasıl alinabilirdi: Ticaret çoğu zaman sözle yapılır fakat asıl olan yazılı olandır. Ticaretin prensipleri olur fakat anlaşılan şartları yazıya dökmeden kalıcılık arzetmiyor. Belirli bir sermaye gücü olmadan, etçinin, tedarikçinin dönercinin, eşin dostun akrabanın sermayesiyle ticaret yapılmıyor. Rekabet koşullarının arttığı fakat paralelelde sürekli büyüyen bir sektörün içindeyiz.Yukarıda yazdıklarım sadece bizim sektörümüzde değil, kurumsal olarak gelişmeyen bir çok hızlı tüketim mamülünün yaklaşık hayat hikayesidir.

Fakat bundan sonrası nasıl olacak. ??
İşletmecilik, üretim planlama, Finans yönetimi, yıllık bütçeleme ve RİSK Yönetimi! Bunu gibi birçok terim yazabiliriz

Bir işadamının başarısı herşeyi kendi bilmesiyle değil, yaptığı işi iyi bilenleri biraraya getirip, onlardan verim alacak şekilde, bir ekip ruhuyla çalışabilmesidir.
Yukarıda sektörün yaşadığı süreç, çoğu zaman ben merkezli alınan kararlar veya danışılmadan, analizi yapılmadan uygulanan işlerin neticesidir. Kısaca yanlış yönetim ve işin ehli olmamak.

Bilmiyorsan bilene sor! Veya bilene imkan sağla.
Sektörün geçirdiği bu sürecin şahidi ve belki mağduru, sektörün bir üyesi olarak emeklerimizin zayi olmamasını temenni ediyorum

Gelecek sayıda daha farklı konuları ele almak üzere, saygı ve sevgilerimle

SERVET ÖZTÜRK
Yüksek Ekonomi ve İşletme Mühendisi
Finans ve sektör uzmanı
servet_ozturk@yahoo.com



CIN DOBRE : Nereye kadar yeterli