İki veya daha fazla arkadaş bir araya geliyoruz. Beraberce neler yapabiliriz diye düşünüyor ve bir iş üzerinde uzlaşarak o işin ticaretini yapmak üzere bir ortaklık kuruyoruz.
Bu ortaklıkların bir kısmı sadece lafta. Bir kısmı da sadece payda. Yani kurulacak/kurulan firmanın/şirketin şu kadarı şuna ait. Hepsi o. Gerisi yok.
Yörük yükü yolda hesabı başlıyoruz işlere. İşler iyi gittiği müddetçe veya taraflar karşılıklı olarak iyi niyetlerini muhafaza ettikçe sıkıntı yok.
Bir taraf ağırdan almaya başlarsa, bir taraf hızlı gitmek için koşarsa, o ondan bu bundan beklerse, yandı gülüm keten helva.
Mahkemeye tek gidip haksız çıkan olmazmış hesabı. Onu dinliyorsun o haklı. Şunu dinliyorsun şu haklı. Berikini dinliyorsun beriki haklı. Ötekini dinliyorsun öteki haklı.
Oysa doğrusu bir ve tek.
O halde sonradan sıkıntı olmaması için baştan yapılması gerekenleri yazalım tek tek.
Başlamadan önce alalım kâğıt kalemleri ellere.
Herkesin hissesini yazalım bir.
Herkesin görevini yazalım iki.
Herkes üzerine düşen görevi yapmaz veya aksatırsa ne yapılacağını yazalım üç.
Herkesin maaşını yazalım dört.
Kâr edildiğinde kârlar nasıl paylaşılacak onu yazalım beş.
Ayrılık halinde hisse devirlerinin nasıl olacağını yazalım altı.
Ortaklardan biri hissesini satmak isterse, nasıl davranılıp karar verilecek onu yazalım yedi.
Ortaklardan biri ölürse işler, hisseler nasıl olacak, nasıl devredilecek onu yazalım sekiz.
Ortaklar işin işleyişi ile ilgili bir konuda anlaşamazsa birine altın oy hakkı verelim dokuz.
Onun kararını kesinlikle sonradan sorgulamayalım on.
Bu da son.
En başta da altın kural olarak şunu yazalım.
Firmanın kazancı firmaya aittir kullanılmaz hiç başka bir yerde. Allah’ım bizi bu yüzden koymasın derde.
Tedbirimizi alalım baştan böyle ve kimse demesin sonra şöyle.
Ortağız ne olacak?