Köşe Yazıları / MUSTAFA KOÇ


Balın olsun tek, sinek Bağdat'tan gelir

Eskiden olsaydı başlıktaki bu atasözü tamamen doğruydu. Şimdi de doğru da, haliyle biraz eksik.
Peki, ne/neler eksik?
Kalite, fiyat, rekabet, zamanında teslim, pazarlama.
Dinel oku hele beni. Durduk yerde azarlama.
Mevlâna Celaleddin Rumi Hazretleri’nin söylediği gibi.
Her gün bir yerden göçmek ne iyi.
Her gün bir yere konmak ne güzel.
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.
Dünle beraber gitti, cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
Biz de şunu ilave edelim bunlara, demeyip neme lazım.
Eh kendimiz yapamasak da yapanları örnek almak lazım.
Çevremize şöyle bir de alıcı gözüyle bakalım.
İşimize biraz çeşni katalım.
Herkes hamburger yapıyor lakin, McDonald’s başka türlü yapıp başka türlü satıyor
Herkes kahve servisi yapıyor lakin, Kahve Dünyası başka türlü servis edip başka türlü satıyor.
Herkes köfte yapıyor lakin, Köfteci Yusuf başka türlü yapıp başka türlü satıyor.
Herkes pizza yapıyor lakin, Pizza Hut başka türlü yapıp başka türlü satıyor.
Herkes tavuk pişiriyor lakin, KFC başka türlü yapıp başka türlü satıyor.
Yani; sadece üretmek, yetmiyor sadece yapmak.
Elalem nasıl yapıyor nasıl beceriyor, onlar gibi olmak için gerek var onlara bakmak.
Özeti şu:
İki şey var aslında hepsi topu topu. Kısaca yazdım bak gel de oku.
Eski müşteriyi tutmak, yenisini kapmak.
Öyleyse…
Gezeceksiniz bunun için.
Gezen tilki yatan aslandan iyidir.
Koşacaksınız bunun için.
Kovanından çıkmayan arı bal yapmaz.
Yorulacaksınız bunun için.
Zahmetsiz rahmet olmaz.